
2017’de Türkiye’deki operasyonlarını durdurup ofisini kapatan Zomato, Türkiye’de yeniden faaliyete geçti. Henüz resmi bir duyuru ya da (yeniden) açılış yapmayan markanın Twitter hesabı, Ekim 2018’den bu yana aktif. Peki Zomato niye gitti, niye döndü? Bundan sonra hayatımızda ne değişecek?
İnternet, hayatımızda pek çok şeyi değiştirdi ama bence en çok para kazanma ve “iş”e bakış açımızı değiştirdi. İnternet girişimcileri kısa zamanda o kadar büyük başarılar elde ettiler ki, daha yavaş para kazanılan her iş “yavaş” ya da “demode” kalmaya başladı. Düşünsenize dünyanın en zengin adamı (hani üç kuşaktır, dört kuşatır sanayici olan anlı-şanlı zenginlerden bile daha zengin olan) Amazon’un kurucusu Jeff Bezos, 25 yıl önce “zengin” bile değildi. İşte bu baş döndürücü dönüşüm ve gelinen nokta, bütün gözlerin internet üzerinde yapılan işlere çevrilmesini sağlıyor. Artık hangi oyuncunun hangi filmde baş rolü aldığı haberleri gibi, hangi internet girişiminin hangi ülkelere açıldığı, kaç para yatırım aldığı, hangi başarıları elde ettiğinin haberlerini yapıyoruz.
Zomato, Hindistan’da kurulup kısa zamanda kendi ülkesinde başarılı olup başka pazarlara açılan, pekçok internet girişiminden biri. O nedenle Türkiye’ye gelmesi de Türkiye’den gitmesi de haber. Hiç duymayan yoktur ama, varsa özetleyelim: internette restoran aramaya ve restoranlar hakkında temel bilgileri edinmeye yarayan bir web sitesi. Türkiye’ye geldiğinde, bir yerli site, Mekanist.com bu konuda epey mesafe kat etmişti. Zomato Mekanist ile rekabet etmedi, doğrudan onu satın alarak bütün içeriğini kendi sitesine dahil etti. Böylece kısa zamanda başarı kazandı. Buraya kadar her şey güzel, ancak 2017’de birden bire (aslında o dönemi düşünecek olursak, yabancı yatırımcılara ürkütücü gelebilecek pek çok şey oldu bu ülkede) Türkiye’den çekilmeye karar verdi. Sıradan bir insan için bir şirketin kapanması, operasyonlarını durdurması veya bir işin durması bir “son”dur. Bu son belki şaşırtıcıydı ama, hemen ardından, bir buçuk yıl sonra aynı pazara yeniden girmesi daha da şaşırtıcı oldu.
Zomato’nun Türkiye’den çıkarken yaptığı açıklama , “tamam burada çok popülerim ama, diğer pazarlarda yaptığım işleri yapamıyorum, yeterli parayı kazanamıyorum, zaten önümü de görmüyorum” şeklindeydi. Peki şimdi ne değişti de geri dönmeye karar verdi? Kısaca yanıt verelim: Şimdi daha çok parası ve memnun etmesi gereken yatırımcıları var, Türkiye’yi de risk almaya değer görüyor; daha büyük oynamayı deneyecek. Bu, internet yatırımlarının hikayelerini takip edenler için makul bir açıklama. Ancak yeni nesil iş modellerini kavrayamayıp “evladım peki sen ne satıyorsun?” diye soran amcaların aklında hala soru işaretleri var. Peki Zomato ne satacak, nasıl para kazanacak? Daha önce niye kazanamıyordu, şimdi nasıl kazanacak?
Türkiye’deki potansiyeli görmek (ya da görmemek)
Zomato Türkiye’ye yeni dönem ile ilgili sorular yönelttik. Ülke müdürü Cankut Aydın “Zomato’nun Türkiye pazarından çıktığı Mayıs 2017 ve öncesine kıyasla bu seneye dair farklı dikeylerde üzerinde çalıştığımız ve kamuoyunun ilgisini çekebileceğini düşündüğümüz ürün ve projelerimiz mevcut. Bunlar global olarak faaliyette olduğumuz diğer pazarlarda an itibariyle mevcut olan ve farklılık yaratan Zomato ürünleri” diyerek soruyu hem yanıtlamış hem yanıtlamamış oldu. Aydın, Türkiye’ye neden geri döndüklerini ise “Türkiye pazarının potansiyeline olan inancımız, 1,5 senedir aktif olarak lokal bir operasyonumuz olmamasına rağmen hala çok yüksek düzeyde seyreden trafik, kullanıcı sayısı ve sayfa görüntülenme gibi değerlerimiz ve son olarak markamızın repütasyonu ve kullanıcılarımızın sadakati, çok değer verdiğimiz Türkiye pazarına yeniden girmemiz için önemli sebepler olarak sıralanabilir. Türkiye de, global trendlere paralel olarak, tüketici davranışının evde yemek pişirmekten, hızla dışarıda yeme-içme ve online siparişe doğru kaydığı bir pattern içerisinde. Bu bağlamda bölgedeki diğer pazarlara kıyasla yüksek GDP per capita, genç nüfus ve toplumdaki online penetrasyon yüzdeleri açısından Zomato’nun ciddi potansiyel gördüğü bir pazar olmaya devam ediyor” sözleriyle dile getiriyor.
Popüler restoran rehberleri, reklam ve listelerde öne çıkarma gibi hizmetlerden para kazanırlar. Kullanıcı ve konuma göre reklam göstererek fark yaratırlar. Her ne kadar Aydın doğrudan dile getirmiyorsa da, Zomato’nun hızlı büyüyen bir girişim olarak diğer ülkelerde restoran rezervasyonu komisyonu, paket servis komisyonu ve rehber kitap yayınlama gibi başka gelir kaynakları da var. Daha önce yazdığım gibi, Türkiye’deki nüfusa, restoran sayısına ve elinizdekilere bakıp “şuraya şu yatırımı yaparsam, sıkı çalışırsam, pazardan şu payı alırım” şeklinde bir hesap yapılabilir. Aynı hesabı yapan ve çarşıya uyduramayan önceki girişimler için söylediğimi tekrar etmek olacak ama hesap o kadar basit değil. Bu ülkede maalesef yerli/yabancı, büyük/küçük hiçbir restoran rezervasyon sistemi tutunamadı (bağlantısı verilen makale yayınlandıktan sonra Quandoo kapandı, Rezervin tarafında da işlerin pek yolunda gitmediği söylentileri var). Dolayısıyla Zomato’nun burada bir restoran rezervasyon sisteminden düzgün gelir elde etmesi zor görünüyor (kuramaz demiyorum, alt yapısı var, alâsını kurar). Paket sipariş işi de harika bir pazar sayılmaz, bu alanda karşısında Türkiye’deki gelmiş geçmiş tüm internet girişimleri içinde en başarılı olanlardan biri, yurt dışına açılmış Yemek Sepeti var. Üstelik paket sipariş işinde bir de Yemek Sepeti’nden (ve komisyon ödemekten) bıkmış restorancılar faktörü var. O restorancılar ki, artan gıda fiyatları karşısında kâr marjları düştüğü için “üç kuruş gelirim var, onu da seninle mi paylaşacağım? Öyleyse ben oynamıyorum arkadaş” diyerek Sodexho’lara, Ticket’lara, Multinet’lere geri adım attırdılar. Şimdilik Yemek Sepeti’ne doğrudan kazan kaldırmıyorlar ama tüm mönülerini site üzerinden satmayarak kendilerince “gelirimin ancak bu kadarını paylaşırım” diyorlar.
Zomato web sitesi ve uygulaması üzerinden reklam ve dijital pazarlama çözümleri sunmak bir diğer gelir modeli. Zomato Türkiye’den ayrılmadan önce zaten bunu yapıyordu. Aylık 2 milyon kullanıcı (*) ciddi bir sayı. Zomato kısa zamanda kullanıcı sayısını da, da site trafiğini de arttıracaktır. Fakat burada bulunmadığı bir buçuk yıllık süre zarfında reklam verenini amiyane tabirle kendi kullanıcılarına “kaptırdığı” gerçeği var. Zomato’da (öncesine Mekanist’te) yorum ve değerlendirmeleri ile yüksek puan almış ve ciddi takipçi sayılarına ulaşmış bazı kullanıcılar, restoranlara ve yeme-içme sektörüne kendilerini “influencer” olarak kabul ettirdiler. Restoranlarla anlaşıp belli sayıda olumlu paylaşım için ücret alıyorlar. Restoranlar, bu ucuz pazarlama yönteminden şimdilik memnun görünüyorlar. Zomato’nun bu tür bireysel reklam ilişkileri konusunda kullanıcılarına veya restoranlara yönelik nasıl bir politika uygulayacağını sorduğumuzda Zomato Türkiye ülke müdürü Cankut Aydın şu yanıtı verdi: “Tarafsızlık politikamız bu konuyu da kapsamlı şekilde ele almaktadır. Zomato olarak kullanıcılarımızın yorumlarına yazıldıktan sonra asla müdahale etmemekle birlikte (hakaret, tehdit, küfür, vs içeren ifadeler dışında) ayrıca olumlu/olumsuz herhangi bir yorum yapmaları için de aracı olunmamaktadır. Restoranlarla bu tarz kişisel çıkar ilişkisi içerisine giren ve Zomato’daki itibarını (yüksek kullanıcı ünvanı ve etkileşimi) kullanarak herhangi bir şekilde restoranlardan menfaat sağlamaya teşebbüs eden kullanıcılarımızı tespit ettiğimiz hallerde derhal aksiyon almaktayız.”
Özetle Zomato’nun ülkemize yeniden dönmüş olması, heyecanlı ve motive olması güzel haber. Bu yazıyı hazırlarken daha önceki girişimlerin “şu kadar yatırım yapar, şu kadar kazanırım” matematiğinden daha yenilikçi bir fikirleri/amaçları olmadığı izlenimine kapıldım. Umarım vardır, umarım şu anda açıklamayı istemedikleri için açıklamıyorlardır ve umarım restoran sektöründeki bütün hesapları alt üst eden, o “her şeyi bilen restoran patronu”na dünyada işlerin nasıl yürütüldüğünü öğretebilirler.
(*) Zomato Türkiye Ocak 2019 verisi
Nahide Mutlu