Geçtiğimiz ay, pandemi sebebiyle Mart ayından beri kapalı olan restoranlar açıldı. Kuşkusuz adına “normalleşme süreci” dense de restoranları almaları gereken hijyen önlemleri ve uymaları gereken kurallar nedeniyle manzara pek normal değil. Masaların aralarının açılması, müşteriler arasında mesafe bırakılması, servis personelinin maske takması ve menülerin tek kullanımlık olması ilk bakışta görebildiklerimiz. Arka planda, mutfak ve tadarik zincirini ilgilendiren daha pek çok kural var. Restoranlar iş yapamamaktansa kurallara uyarak belli bir gelir elde etmeye çalışıyor fakat bütün en zorlayıcı kural, kuşkusuz kapalı alanda yani iç mekanda müşteri kabul etmemek.
Açık havada servis şartı
Türkiye’deki restoranlar için küçük de olsa bir dış mekan alternatifi var; pek çok mekan sigara yasakları nedeniyle geçmişte kaldırım, teras veya bahçe oluşturarak veya bu imkanlara sahip dükkanlara geçerek kendi açık alanını oluşturabildi. Ancak New York’ta durum farklı. Restoranlar açılsa bile, açık oturma alanı sağlayamadığı için para kazanamayacak pek çok işletme var. Pek çok işletmeden kasıt restoran kategorisinde 30 bine yakın, bar kategorisinde 10 bin civarında ve kafe/coffe-shop kategorisinde 3,5 bin mekan. Her birinde çalışan en az 3’er kişi düşünüldüğünde, kabaca 130 bin kişinin gelir elde edememesi demek.
New York yerel yönetimi bu durumu göz önüne alarak, New York genelinde toplam uzunluğu 160 km’ye ulaşan 200 kadar sokak ve caddeyi restoran, kafe ve barların pandemi şartlarına uygun olarak dışarı masa koyabilmesi için geçici olarak trafiğe kapattı. Haziran sonu itibarı ile sokaklara taşan restoranlar başlangıçta sabah 8:00 akşam 8:00 arasında servis veriyordu ancak şimdi bazı sokaklarda durum hafta sonunu ve gece daha geç saatleri kapsayacak şekilde yeniden düzenlendi.
Belediyenin düzenlemeleri New Yorklular’ın biraz da olsa normalleşmesinde katkıda bulunmuş görünüyor. Bir süredir New York’ta yaşayan yazarımız Sebahat Bağbars, dışarıda zaman geçirmenin New Yorklular için bir yaşama biçmi olduğuna dikkat çekiyor:
“New York’ta dışarıda zaman geçirmek ve sosyalleşmek nefes almak kadar elzem bir ihtiyaç. New York dev binaların aralarındaki boşlukları çatıları, terasları bile cennete cevirmeyi başarabilmiş bir şehir. Parklar, göz bebekleri. Çocuklara ve köpeklere özel tasarlanmış parklar var ve bunlar, günlük hayatın bir parçası…”
Covid-19 virüsü nedeniyle izolasyon başladığında, havanın serin olması ile başlarda sorun yaşanmadığını, kafe ve restoranların evlere teslim yoluyla çalışmaya devam ettiğini aktarıyor ve ekliyor: “Bu hizmeti veremeyen mekanlar ne yazık ki işletmelerini belirsiz bir süreyle kapatmak zorunda kaldı. Bahar ile birlikte açık havada 10 kişiye kadar buluşmalara izin verildi. Yaz başında esnekleştirilen kurallar sonucunda da restoranların, kafelerin desteklenmesi amacıyla sokakların restoranlara tahsis edilmesi uygulaması başladı.”
New York eski neşesine kavuştu ama…
Kaldırımların elverişli olduğu sokaklarda kaldırıma, elverişli olmayan yerlerde sokağa ve hatta boş park yerlerine masa, sandalye ve şemsiye atan restoranlar, mekanlarını cazip hale getirebilmek için çiçekler ve geçici dekorlarla donatıyorlar. Sebahat Bağbars, hafta içi ya da hafta sonu, restoranların doluluk sıkıntısı yaşamadığını, New Yorklular’ın çabucak eski düzenlerine döndüğünü ancak turist eksikliğinin gözle görülür bir fark yarattığını anlatıyor: “New York eski neşesine kavuşmuş görünse de özellikle Manhattan’da belirgin bir sessizlik var. Önceki yıllarda iğne atsanız yere düşmeyecek her yer, şu anda çok sessiz ve boş. New Yorklular sosyalleşmek için sahil bölgelerini, evlerine yakın park, restoran ve kafeleri tercih ediyorlar. Manhattan’da kira fiyatlarında ciddi düşüşler görülmeye başlandı, bunun sebeplerinden birinin birçok insanın uzak ve daha steril yaşayabilecekleri yerlere taşınmayı tercih etmeleri olduğunu söyleyebilirim. Özetle tüm dünyada olduğu gibi New York’ta da maskesiz hiçbir işletmeye giremiyorsunuz, uymanız gereken kurallar var. Ancak son zamanlarda New York’ta çoğunluğun Corona virüsünü umursamaz davrandığını ve ne yazık ki sosyalleşmenin de suyunun çıkarıldığını söylemeden geçemeyeceğim.”
Türkiye’de durum şehirlere ve hatta şehrin farklı bölgelerine göre değişiyor. Mayıs sonunda gerçekleştirdiğimiz okuyucu anketinde %39’luk bir grup “bir süre restoranlara gitmeyi düşünmüyorum” yanıtını vermişken, Haziran sonunda sosyal medya üzerinde gerçekleştirdiğimiz quiz’de okurların %68’i “şu anda restoranlara gidiyorum”, %32’si ise “restoranlara gitmiyorum” yanıtını verdi.
Yazı: Nahide Mutlu, Sebahat Bağbars
Fotoğraflar: Sebahat Bağbars