Amerika’daki gururumuz Mehmet Öz, uzun zamandır adından söz ettirememiş olsa gerek, yeni bir reklam ve pazarlama çalışmasıyla gündeme oturdu. “Kahvaltı yasaklanmalı!” diye sert bir çıkış yapan Öz, söylemlerinin hem Amerika hem Türkiye medyasında çokça gündem olacağını biliyordu elbette. Mehmet Öz açıklamasında; kahvaltıya ihtiyacımız olmadığını, bu konunun sağlığımız için gerçek bilgilere dayanmadığını ve bunun bir reklam aracını söylüyor. Peki bunu söyleyen doktorumuz sonrasında nasıl devam ediyor? “System 20” adını verdiği
yeni diyet programının reklamını yapıyor. Yani aslında büyük söylemleri, gündem olma çabası bu diyetin tanımını yapmak. Sektörü eleştirirken sektörün bir parçası olduğunu da gözler önüne seriyor.
Kahvaltı konusuna nasıl yaklaşmalıyız?
Bir uzman sözü de olsa bir ebeveyn sözü de olsa kimse kahvaltı yapmak isteyen birini engelleyemez ya da kahvaltı yapmak istemeyen birine zorla kahvaltı yaptıramaz. Kahvaltı konusunda ya da başka bir konuda beslenme önerisi verirken bunu tüm topluma mal edemezsiniz. Toplumu oluşturan bireyler arasında çocuklar, hamileler, böbrek hastaları, şeker hastaları, kalp hastaları, kanser hastaları gibi daha birçok farklı özelliği olan insanlar
sayabiliriz. Çocuklara ya da hamilelere “Kahvaltı yapma, ilk öğününü öğlen ye.” diyebilir miyiz? Ancak bir kişi doktor ünvanını kullanarak tüm topluma “Kahvaltı yalan, yasaklansın.” diyebiliyor. Bu haberi duyan ve zaten kahvaltı yapmak istemeyen bir çocuk ailesine “Bakın doktor kahvaltı yapmayın, diyor” deyip kahvaltı yapmaması için önemli bir tez sunabilir.
Kahvaltı yapmayan çocukların hem büyüme-gelişmeleri etkilenir hem de okul başarıları düşer.
Öncelikle böyle ifadeler kullanılırken toplumun her kesiminden insanın bu magazinel bilgileri okuyabileceği unutulmamalıdır. Yukarıda saydığım farklı özellikteki insanların her birinin bu bilgiyi alıp hayatlarına adapte ettiklerini düşünelim. Her birinin sağlığı bundan olumsuz olarak etkilenecektir. Diyet sektörünün önemli bir parçası olan Dr. Öz, halk sağlığını önemsemede kendi diyetinin reklamını rahatça ve çarpıcı sözleriyle yapmıştır.
Bilimsel çalışmalar ne diyor?
2016 yılında Eating and Weight Disorders Dergisi’nde yayımlanan, üniversite öğrencilerinde kahvaltı, meyve ve sebze tüketimi ve bunların mutlulukla ilişkisini inceleyen çalışmada kahvaltı yapan ve meyve-sebze tüketen öğrencilerin en yüksek mutluluk puanına sahip olduğu bulunmuştur.
2016 yılında Journal of Medical Sciens Dergisi’nde yayımlanan, kahvaltı ile kalp-damar hastalıkları kaynaklı ölüm oranları ile ilgili yapılan araştırmada, kahvaltıyı atlamanın sağlıksız yaşam tarzı alışkanlıklarıyla ilgili olduğu ve kahvaltıyı atlamanın dolaşım hastalıklarından kaynaklanan ölüm riskinin arttırdığı bulunmuştur.
2019 yılında Journal of Diabetes and Metabolic Disorders Dergisi’nde yayımlanan, çocuklarda ve ergenlerde kahvaltının atlanmaaı ile aşırı kilo / obezite arasındaki bağlantının araştırıldığı çalışmada, kahvaltıyı atlayan çocuk ve ergenlerde obezite riski, düzenli olarak kahvaltı yapanlara göre %43 daha fazla olduğu bulunmuştur.
2019 yılında Scientific Report Dergisi’nde yayımlanan, Tip 1 diyabetli yetişkin bireylerde yemek zamanlaması, yemek sıklığı ve kahvaltının atlanması ile ilgili yapılan çalışmada kahvaltıyı atlamanın, ortalama kan şekerinin daha yüksek seyretmesi ve glisemik kontrolün daha düşük olması ile ilişkili bulundu.
6 Ocak 2020’de ScienceDirect Dergisi’nde yayımlanan, kahvaltı ile obezite ilişkisini inceleyen 45 deneysel çalışmanın derlendiği meta-analiz çalışması sonucunda kahvaltıyı atlamanın fazla kilolu / obezite ile ilişkili olduğunu ve kahvaltıyı atlamanın fazla kilolu / obezite riskini artırdığını doğrulanmıştır.
Kahvaltı problemini nasıl çözelim?
Her zaman söylediğimiz gibi “Beslenme kişiye özeldir!”. Sabahları okula giden, işe giden, özellikle yorucu işler yapması gereken kişilerin uyandıktan sonra günün enerjisini sağlayabilmesi için bir şeyler yemesi tabii ki gereklidir. Fakat hiçbir sağlık problemi olmayan yetişkin bir insan, kahvaltı yapmak istemiyorsa ve bu durum onu olumsuz etkilemiyorsa yapmayabilir. Bunu anlamanın en iyi yolu kendinizi tanımak. Öncelikle doktor kontrolünden geçip sağlık durumunuzu netleştirin. Eğer bir problem varsa yine uzmanlardan destek alın. Yoksa kahvaltı yaptığınızda gününüzün nasıl geçtiğini, yapmadığınızda nasıl geçtiğini değerlendirin. Kahvaltı yapmanıza gerek olduğunu saptadığınızda ise kahvaltınızın içeriğini belirlemek için yine aynı yöntemi kullanabilirsiniz.
Kahvaltıda ne yenmeli?
Gece boyunca kendini yenileme ve iyileştirme için depolarını kullanan vücut sabah uyandığında düşük bir kan şekeri seviyesine sahip olur. Bu nedenle, kan şekerinde dalgalanmaya sebebiyet vermemek için karbonhidrat içeriği yüksek simit, poğaça, börek gibi besinler tercih edilmemeli. Kan şekerinde dalgalanma hem beden sağlığı için zararlıdır hem kişileri bilişsel olarak olumsuz etkiler hem de kilo alınmasına neden olur. Kahvaltı ya da uyandıktan sonraki günün ilk öğününde karbonhidrat, protein ve yağlar dengeli bir şekilde alınmalıdır. Bu şu anlama gelir: Peynir, zeytin, ekmek. Peynir, süt ve yumurta protein; zeytin, zeytinyağı ya da cevizden yağ; ekmek, yulaf, galeta ya da bir parça simitten de karbonhidrat alırız. Yani klasik Türk kahvaltısı yapılabilir ya da süt ve yulaf gibi daha hızlı bir kahvaltı da tercih edilebilir.
Beslenme ile ilgili kişisel öneriler almak istiyorsanız da lütfen bu işin okulunu okumuş, yani “beslenme ve diyetetik bölümü” mezunu diyetisyenlere başvurun. Bu konu hakkında konuşan doktorlar genellikle ya kendi mesleğinde çok başarılı olamayıp beslenme konusuna el atmış ya da beslenme konusunu bir rant kapısı haline getirmiş kişiler oluyor. İşini layıkıyla yapmayan insanlar her meslekte olduğu gibi sağlık bilimlerinde de bulunuyor.
Sonuç olarak kahvaltının hem sağlıkla hem de mutlulukla ilişkisi olduğu bilimsel araştırmalarla ortaya konulmuş. Kişisel farklılıklar ve istekler her zaman göz önüne alınarak öneriler yapılmalıdır. Burada en büyük görev kişilere düşüyor. Sağlık okuryazarlığı ve bilinci kazanarak bu tür haberleri analiz etmek çok büyük önem arz ediyor.
İnci Beyza Yürekli