San Sebastian’daki Basque Culinary Center’ın her yıl verdiği özel ödül Basque Culinary World Prize’ın (Bask Dünya Aşçılık Ödülleri) 2018 adayları açıklandı. Türkiye’den Ebru Baybara Demir, geçen yılın ardından bu yıl da aday gösterildi. Bu nedenle ülke gündeminde. 24 Temmuz 2018’de İtalya’daki törende açıklanacak ödüller için gastronomi yoluyla toplum üzerinde olumlu izler bırakan 10 şef adayı var. Adaylık için şefler kendileri başvurabiliyorlar ya da başkaları tarafından aday gösterilebiliyorlar. Bu yıl aralarında Dominique Crenn, Joan Roca ve Massimo Bottura gibi şeflerin içinde bulunduğu jüri, başvuruları titizlikle değerlendirdi ve 10 adayı belirledi. Ödülü kazanan şef çok yakında açıklanacak ve projelerinde harcayabileceği 100 bin Euro’luk para ödülü de alacak.
İyilik yarışı
Geçen yıl adaylığı ile Türkiye’de büyük heyecan yaratan Ebru Baybara Demir, bu yıl da aynı rüzgarı estiriyor. Ancak ödüller sadece kimin daha iyi şef olduğuna bakılarak verilmiyor. Aksine, Amacı yaratıcılıklarını toplumsal faydaya dönüştüren şeflerin projelerine destek olmak olan bu ödüller için aday olan her şefin yürüttüğü sosyal sorumluluk veya toplumu olumlu yönde değiştirmeyi hedefleyen projeleri var. Bu projeler, adaylıktan çok çok önce kamuoyuyla paylaşılmış ve belli bir ilgi veya destek kazanmış oluyor. Örneğin geçen yılın ödülü kazanan Kolombiyalı şef Leonor Espinosa, ülkesindeki fakir halkın yiyecek kalitesini arttırıcı bir projeye öncülük ediyordu. Fakat kendisi aynı zamanda Latin Amerika’da tanınan ve mesleki başarıları takdir edilen, uluslararası medyada da sıkça yer alan bir isim.
Bu yıl kamuoyunun ilgisi, sosyal medyanın ve medyanın da gösterdiği ilgi nedeniyle üç önemli projenin üzerinde: Ebru Baybara Demir, geçen yıl da aday olduğu güneydoğulu kadınların ve Suriyeli mülteci kadınların meslek edinmesini amaçlayan mutfak okulu projesiyle dikkatleri üzerinde tutmaya devam ediyor. Perulu şef Virgilio Martinez ülkesinin biyoçeşitliliğini korumayı ve tanıtmayı amaçlayan projesi ile öne çıkıyor. Avustralya’da yaşayan Jock Zonfrillo, Aborijin halkının yemek kültürünü korumayı amaçlayan ve onların malzemelerini modern topluma anlatan projesiyle birkaç yıldır zaten gündemde. Kendisi 2016 yılındaki Yedi Konferansı’nda Türkiye’ye de gelmiş, çalışmalarını anlatmıştı.
Basque Culinary World Prize adayı diğer şefler de çevre, dönüşüm, gıda kaynakları, göçmenler gibi konularda çalışıyorlar. Örneğin aday Amerikalı şef Matt Orlando, Kopenhag’daki restoranında gıda atıklarını dönüştürüyor; bir diğer Amerikalı şef Anthony Mynit kurucusu olduğu girişim ile restoranlara gıdaların karbon ayak izini düşürme ve sürdürülebilirlik konusunda eğitim veriyor; Kongolu şef Dieuveil Malonga, kurduğu aşçılık ağı ile Afrikalı şeflerin mesleki düzeylerini yükseltmelerine yardım ediyor; Norveçli şef Heidi Bjerkan mülteci ve göçmenlere gastronomi alanında eğitim ve iş olanağı sağlayan bir proje yürütüyor; eski El Bulli ekibinden şef Marc Puig-Pey özel diyetler yapan ve hastalık nedeniyle özel beslenme ihtiyacı duyan kişilere alternatif yiyecekler üretiyor; yine Perulu şef Karissa Becerra, ülkesindeki gastronomi eğitiminin standartlarını yükseltmek için çalışıyor; şef Caleb Zigas ise San Fransisco’da düşük gelirli kişilerin ve girişimcilerin mikro işletmelerini kurup geliştirmelerine destek olan bir proje yürütüyor.
Mardin’de bir şeyler oluyor
Uluslararası gastronomi camiasının takdiri ve ödül kazanmak önemli ama Ebru Baybara Demir, yaklaşık 20 yıldır, Mardin’de gastronomi alanında çalışıyor. Tek projesi Mardin Gastronomi Enstitüsü değil; bu nedenle tüm projelerinin ve yaklaşımının kamuoyu nezdinde daha iyi bilinmesini hak ediyor. Yıllar önce Mardin’deki Cercis Murat Konağı’nı bölgenin yerlisi 21 kadın ile şehrin en iyi restoranına dönüştüren Baybara Demir, bu yolla kadınların ve şehrin ekonomisinin nasıl iyileştirilebileceğini tüm dünyaya göstermiş oldu.
Suriye sınırındaki Mardin, mülteci göçü almaya başladığında, topraktan sürdürülebilir gelir kaynağı yaratabilmek için yeni projelerini hayata geçirmeye başladı. “Bir şefin işi tabakta değil toprakta başlamalı” diyen Ebru Baybara Demir, Mardin halkını tohumdan ürüne, üründen ekonomiye, ekonomiden atık yönetimine uzanan Topraktan Tabağa projesinin bir parçası haline getirdi. Mardin’de en yaygın yetişen buğday türü Sorgül, hem yerel halka hem de mültecilere yeni bir kapı açtı. Suriyeli mültecilerin toprağı temizleme yöntemleri, susuz ve gübresiz tarım konusunda bilgilerini fark eden Baybara Demir, Sorgül’ün yeniden canlandırılmasında ve iyi tarım uygulamalarında özellikle kadın mültecilerin de dahil olduğu projeyi hayata geçirdi. Suriyeli kadınların bilgileri aracılığıyla sürdürülebilir tarım politikalarına katkıda bulunan proje Türkiye’nin en büyük yerel tohum projesi haline geldi. Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Örgütü (FAO) ve Birleşmiş Milletler Yüksek Mülteci Komiserliği (UNCHR), Türkiye Cumhuriyeti Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından desteklenen projelerde 6 ay gibi kısa bir sürede 350 kadın istihdam edildi. Şu anda sayısı 4’e ulaşan Topraktan Tabağa Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri ile yürütülen projenin diğer bir hedefi de yerel ve Suriyeli mülteci kadın çiftçilerin toplumsal entegrasyonu ve istihdamına olumlu katkıda bulunmak. Bu kapsamdaki mesleki ve iş başı eğitim faaliyetlerinin yine Topraktan Tabağa Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri ile birlikte yürütülmesi hedefleniyor.
Harran’da 160 kişiye mutfak eğitimi veren Baybara Demir, eğitmen olarak yetiştirdiği 6 kadının işbaşı eğitimlerini ise İstanbul’daki Eataly’de tamamladı. Bu kadınlardan 3’ü halen Eataly’de çalışıyor. Okuma yazması olmayan, pamuk tarlasında aile işçisi olarak çalışan kadınlar İstanbul ve Fransa Lyon’da gerçekleştirilen Sirha Gastronomi Fuarı’na katılarak ulusal ve uluslararası tecrübe kazandılar ve fuarlarda yaptıkları yöresel yemeklerle büyük beğeni topladılar. Ebru Baybara Demir, Yaşayan Toprak Yerel Tohum, Arı ile Yaşam Devam Ediyor, Ekmek Atölyesi, Halep Sabunları Projesi, Atık Yönetimi, “Ortak Dilimiz Toprak Olsun” Çocuk Ve Tarım ve Cercis Murat Konağı Mutfak Okulu projelerini ve kuruculuğunu üstendiği Hayatım Yenibahar ve Şükraan Tarımsal Kalkınmayı ve Sosyal Gelişimi Destekleme Derneği ile Mezopotamya’nın verimini sürdürülebilir kılmaya çalışıyor.
Ebru Baybara Demir’e Basque Culinary World Prize ödüllerinde başarılar dileriz. Desteklemek için projelerle ilgili farkındalık oluşturucu mesajlarınızı sosyal medyada @bculinarywp #BCWP18 etiketleriyle paylaşabilirsiniz.
GÜNCELLEME: Basque Culinary Center, 24 Temmuz 2018’de Basque Culinary World Prize 2018’i şef Jock Zonfrillo’nun kazandığını duyurdu.